Şehir şehir - ülke ülke gezdiğim yılları düşündüğümde varmış olduğum en büyük kanı her şehrin kendine özgü bir ruha sahip olduğu düşüncesi. Her birinde güneş bir farklı parlar, yağmur apayrı yağar ve her bir şehrin kokusu birbirinden çok farklıdır…. Rüzgâr, ağaçlar, toprak bambaşka etkilenir bu ruhtan. Hatta çiçeklerin kokusu, kuşların ötüşü - şarkıları, kedi ve köpeklerin tavrı bile…. Hal böyle olunca insanların bu ruhtan etkilenmediğini ya da etkilenmeyeceğini düşünmek oldukça yersizdir. Şahsi fikrim ise bu ruhu tanımak için sadece gezgin olarak orada bulunmanın yeterli olmadığıdır.
 
Hatrı sayılır bir süre orada yaşamak gerekir. Yani mutluluğu, hüznü, umudu, hayal kırıklığını, sevinci ve gözyaşını insana dair tüm duyguları orada deneyimlemek bu ruhla tanışmaya vesiledir aslında. Ve bir şehrin ruhuyla bir kere tanıştıysan ne kadar uzaklara da gitsen bazen bir koku o sokaklarda gezdirir seni, bazen ise bir şarkı o şehrin kokusunu getiriverir sana…. Kendi iç dünyamızın şehirleri arasına eklenmiştir bir kere çünkü. Ne kadar uzağa gidirsen git seni takip eder durur geçip giden senelere inat kapıyı ona açtığın anki haliyle….
 
Hani aşık olunmuş şehirlerin ruhlarından sebep "Bu şehrin suyunu içip ekmeğini yiyenler bir daha buradan ayrılamaz" denildiğini duymuşsunuzdur.. Sen de, bizde öyle bir etki bıraktın Bodrum!!! Senle tanıştıktan sonra ne kadar uzaklara gitsek de dönüp dolaşıp yine sana geldik.
Ruhunu da sevdiğim şehir :)
 
Bizi Sosyal Medya'da takip etmek için tıklayınız.